Arıcılıkla biraz haşır neşir olduysanız “oğul verme” terimini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu aslında arı kolonilerinin çoğalma ve hayatta kalma stratejilerinden biri. Bir nevi doğal üreme şekilleri diyebiliriz.
Arı kolonisi kendini yeterince güçlü hissettiğinde, mevcut kovandan bir grup işçi arı ve yeni bir kraliçe birlikte ayrılır, yeni bir yaşam alanı aramaya koyulur. Bu duruma “oğul verme” denir. İlk başta kulağa kötü gibi gelse de aslında doğanın kendi iç dengesidir bu.
Ticari arıcılık yapıyorsanız, oğul vermek bal verimini ciddi şekilde düşürebilir. O yüzden ne zaman ve neden oğul verdiklerini iyi bilmek gerekir.
Arı Neden Oğul Verir?
Bir koloni neden evini terk eder ki? Aslında ortada birkaç güçlü neden var. En başta, kovanın aşırı kalabalıklaşması geliyor. Yani kovan dar geliyor, nefes alamıyorlar adeta.
Kraliçe arının yaşlanması da diğer bir etken. Ya da bazen arılar içgüdüsel olarak “şimdi bölünmenin zamanı geldi” deyip yeni bir yaşam kurmak istiyor. Mevsim şartları uygun, yiyecek bol, koloni güçlü…
O zaman diyorlar ki, “Hadi bir grup ayrılıp yeni bir kovan kursun.” Aslında bu, arıların doğayla müthiş uyumunun bir göstergesi.
Arı Ne Zaman Oğul Verir?
Oğul sezonu genellikle ilkbahar sonu ve yaz başı civarında başlar. Yani havalar biraz ısındığında, doğada bolca nektar bulunduğunda… Türkiye’de genellikle Nisan sonu ile Haziran ortası arası bu işin pik yaptığı dönemdir.
Özellikle güçlü ve gelişmiş koloniler bu dönemde çok daha yatkındır oğul vermeye. Bir arıcı olarak işte tam bu dönemde gözünüz kulağınız kovanlarda olmalı. Çünkü bir oğulu yakalamak ya da engellemek için bu zaman aralığında tetikte olmak şart.
Arının Oğul Vermesi Nasıl Anlaşılır?
İşin püf noktası burada başlıyor. Arının oğul vermeye niyetli olduğunu erkenden fark edebilirseniz, önlem alma şansınız olur. Öncelikle kovanda ana arı memeleri (özellikle de büyük ve sarkık şekilde olanlar) belirmeye başlar.
Bu yeni kraliçelerin yolda olduğuna işaret eder. Bir de dikkat edin; kolonide yoğun bir uğultu, normalin dışında bir hareketlilik varsa, işaret fişeği yakılmış demektir.
Eski kraliçenin çevresinde kümelenen arılar da size ipucu verir. Hatta bazen oğul çıkmadan bir gün önce, kolonideki bazı işçi arılar tembelleşir, dışarı çıkıp pek çalışmazlar. Bunlar küçük detaylar ama arıcının gözünden kaçmamalı.
Arının Oğul Vermesi Nasıl Engellenir?
İşin can alıcı kısmı burası: Oğul verirse bal verimi düşer, koloni bölünür, işler karışır. Peki, bunu nasıl önleriz? Birkaç etkili yöntem var.
En başta kovanın aşırı kalabalıklaşmasına izin vermemek gerek. Yani zamanında çerçeve eklemek, kat atmak gibi önlemlerle alanı genişletmek önemli.
Eskiyen kraliçeyi zamanında değiştirmeniz de koloninin oğul verme eğilimini azaltır. Ana arı memeleri fark ettiğinizde, bunları erkenden temizlemek de işe yarar.
Bir de bölme yöntemi var: Oğul verme ihtimali yüksek koloniyi bölerek, arıların kendiliğinden oğul vermesini önlemiş olursunuz. Kendi kontrolünüzde bir çoğalma süreci yaşanır yani.
Arının oğul vermesi, hem doğanın harika bir döngüsüdür hem de arıcılık açısından iyi yönetilmezse ciddi kayıplara yol açabilir.
Ne zaman, neden ve nasıl olduğunu anladığınızda hem koloni sağlığını korur hem de bal üretiminizi istikrarlı tutarsınız.
Gözlemci, dikkatli ve zamanında müdahaleci bir arıcı her zaman kazançlı çıkar. Unutmayın, arılar doğayı çok iyi bilir; önemli olan sizin de onları doğru okumayı öğrenmeniz.